27 Şubat 2011 Pazar

Pazar mimi ve ödülü.


Tamam tamam kızmayın,geldim işte :)
Unutmuyorum buraları hep aklımda,hatta post girmeyince daha da bi sıkıntı basıyor içime,ama arada bazen bu kadar uzayabiliyor aralar.Web Tasarım kursum bitti bu hafta,projeye gömüldüm mecburen uğrayamadım buralara.Özrümü sunar Miacığımın yolladığı güzel mime geçerim :

Gün içerisinde gerçekleşirse şok olacağın şey?
İyi olaylara şok demem ben onlar sürprüz olur,ama kötü ve ani haberler beni hemen şok edebilir,donup kalabilirim.
Gördüğün zaman eğer almazsan uyuyamam dediğin şey?
Nikon d90.Ciddiyim.Çoğu gece uyuyamıyorum ki onu düşünüpte :D
Uğruna diyetini bir kalemde bozduğun şey?
Oww işte bu benim uzmanlık alanım.Felaket kararlı olsam bile kola ve bitter çikolata her zaman galip gelir ;)
Kendine en çok yakıştırdığın renk?

Yakıştırmak diilde kıyafette siyah ve gri severim.laci ve yeşil de olur ama kırmızı tonlarını kendime hiç yakıştırmam ne yazıkki :)
En sevdiğin takın?
Yüzüklerim.
Yüzüklerim.Yüzüklerim.Taşlı,taşsız,şekilli,eski,yeni farketmez.Vazgeçemem.
Bavulum çoktan hazır gitmek istediğin ülke?
Kesinlikle Fransa ve hatta en çok louvre müzesi. 

Takıntın?
Aslında kendi kendime biçok takıntıya sahip olabilirim,taktım mı bişeye fena takarım.Ama böyle düşününce aklıma gelmedi bian.

Ben bu şarkıyı duyunca şakırım!?
Şu sıralar şakıtcak şarkım yok hiç, onun yerine tekrar tekrar dinleten Ogün Sanlısoyun yeni albümü özellikle Büyüdük Aniden.

 Solunda ne var?
Dün aldığım üç kitap : Taş Kağıt Makas,
                                Ateşle Oynayan Kız,
                                Arı Kovanına Çomak Sokan Kız ve

                                Yeşil şisesinda limonlu soda var.
***

Ve Ödüller.Mia ve Medanşeri ve daha görüpte sonradan unuttuğum biçok kişiden
"Okuması En Keyifli Blog Ödülü"nü almışım.Teşekkürlerimi sunuyorum burdan.
Mimi ve ödülü almayan kalmamış gördüğüm kadarıyla en sona ben kalmışım.Eğer ki ödülü yada mimi alamayan varsa özellikle ödülü listemdeki her güzel hatuna yolladım gitti.
Öpüldünüz.
Aceleyle kaçtım.

16 Şubat 2011 Çarşamba

Belki benim kağıt param, bir şekilde döne dolaşa senin cebine girmiştir !


Biliyorum,kendime bunu yapmamalıydım.En ufacık şeyden bile etkilenip hayaller kuran ya da zırlayan ben gidip dev ekranda bu kadar aşık bir Mehmet Günsur izlememeliydim.Ama gayet tabii yaptım.Öyle aşık aşık bana bakması için yapmıycağım şey yoktu.Bide filmde 'Sen nerdeydin şimdiye kadar?' dedi ya ,'burdayıııım' diye haykıracaktım ki sorunun muhatabının ben olmadığımı farketmem çok zaman almadı.Tanrının boş zamanında yaptığı güzide eseri olmalıydı Mehmet Günsur.Ortada bi aşk filminden çok felaket aşık bakan bi adam vardı bak bak bitmeyeninden.Mükemmel bi gülüş vardı en çekicisinden.Belçim Bilgin'in bu kadar güzel olduğunu da bilmiyordum tabii.O öylesine şanslı ki kıskanmadım desem yalan olur.
Mehmet Günsur anlat anlat bitmez diye düşündüğümden biraz da filmden aklımda kalanları paylaşıyım sizinle : 
●◄ Spoiler Tehlikesi ►●
 Keşke kıyısında köşesinde bende olsaydım diye düşünmeden edemiyor insan filmi izlerken.İç çekişlere hakim olmak zor.Bi yandan Özgür'ün (Mehmet Günsur) fotoğrafçı olması da filmi ayrı bi güzel kılıyor benim için.Aynı gün tesadüf eseri doğan Deniz ve Özgür'ün çocukluktan 25 yıl sonra tesadüf eseri karşılaşmalarını konu alıyor film.Abartıldığı söylenebilir,çok kişiden o yada bu şekilde eleştiriler almış da olabilir ama benim için bu film türk sinemasının en güzel aşk filmi olarak kayıtlara geçmiştir.Biraz ayrıntıya girersek :
  Öncelikle Flashbackler öyle güzel harmanlanmıştı ki onlar için de bir alkış gidiyor benden filme.
  Mehmet Günsur'un gençlik halini gördüğümde inanamadım,insan bi saç uzatmayla bi anda bu kadar gençleşebilir mi yahu.Kendisinin gerçek gençlik haliymiş,kazağı,küpeleri,saç modeli kendi gençlik yıllarından kalmaymış.
  Özgür'ün Deniz'i taşıdığı sahnede Demir Demirkan-Zaferlerim çalması, Özgür'ün o anki haliyle birleştiğinde nasıl daha mükemmel bir sahne olmuştu öyle.O hızlı hızlı nefes alırken adeta bize yaşattı aynısını.
  Hele o babasının kasetini dinlediği sahne vardı ya,işte o noktada bittim ben.Bu kadar darbe yeterli değilmiydi bi film için.
  Sonunda Şebnem Ferah'ın Hoşçakal'ı eşliğinde Deniz'in sevgilisine giderken ölmesi ve doğumuna sebep olan bu kişiye kalbini vermesi şartmıydı.(Doku uyumuna filan girmiyorum hiç-tesadüf bu ya)Deniz diyordu ya doğumumun bir anlamı olmalı diye,böyle ağır bi anlam yükletip bizi burda mahvetmeniz şartmıydı.Yanyana ölselerdi.Ona da razıydım.Ne gerek vardı sinemanın orta yerinde öylece hıçkırmama ve çoğunun içimde kalmasına.
Öyle kırık dökük,üzgün bi şekilde gözlerimin kendine gelmesini beklerken jenerikle beraber akan Hoşçakal hala kulaklarımda çınlıyor.
''Bu garip bir veda olacak cünkü aslinda hep icimdesin
Ne kadar uzaga gitsem de gittigim her yerde benimlesin''

''Bir ankaralı için istanbul başkasının çocuğu gibidir. gülünce seversin, ağlayınca bırakıp gitmek istersin.''

"Akıl unutur, kalp hatırlar."

"Film çevirelim mi?"

●◄ Spoiler Tehlikesinin Sonu ►●


Uzun lafın kısası filmi çok beğendim,oyuncularının tümü,çekimler,müzikler ve daha şuan aklıma gelmeyen birçok şey muhteşemdi.Teşekkürler Ömer Faruk Sorak.Eğer gitmediyseniz gidin,hatta vaktiniz ve nakdiniz varsa ikinci kez gidin,o da yetmezse Dvd'si çıktığında alın,evde yalnız seyredin,benim yapıcağım gibi hönküre hönküre ağlayın.Ama etkisinden kurtulamazsanız da gelip bana dert yanmayın.Hatta şimdi açın bi Eylül Akşamı dinleyin.Öpüldünüz.

Belki benim kağıt param, bir şekilde,döne dolaşa senin cebine girmiştir.
Belki aynı posta kutusuna,
Değişik zamanlarda da olsa, birkaç mektup atmışızdır. 
Ayın karpuz dilimi gibi batışını izlemişizdir deniz kıyısında. 
Aynı köşeye oturmuşuzdur köhnede belki de birkaç gün arayla
Olamaz mı? Olabilir. 

7 Şubat 2011 Pazartesi

Blogumun birinci yılı !!!

Biliyorum bi haftaya iki doğum günü fazla ama napiyim,blogumun birinci yaşını cümle aleme duyurmiyim mi yani.Evet canlarım tam bi yıl olmuş ben bloglamaya başlayalı.Hiç bu kadar eğlenceli,bu kadar rahatlatıcı olabileceğini tahmin etmezdi.İzleyicilerin günden güne artmasıysa işin tuzu biberi.Ben blog yazmayı çok sevdim ve arada kopukluklar olsada hep böyle yazmak niyetim.Ayrıca bu yazılanlar sonradan okunduğunda daha da anlamlancağı düşüncesindeyim.
Bu yüzden hepibörtdey blogcanım.
Hee bide -hayat çok güzel- ;)

6 Şubat 2011 Pazar

Ve tanrı erkeği yarattı.


Ve tanrı erkeği yarattı :)
Hemde özenerek.
Ama bir İtalyan hatun onu hiç acımadan ellerimizden aldı.
Yıllardır da İtalya'da esir tutuyor.
Bizede arada filmleriyle,röportajlarıyla hasret gidermek kaldı.
Fotoğraflardan güzel gülüşünü izlemek kaldı. 
Evet bu varlık Mehmet Günsur.
Napalım.
Kader işte.
Hayat hiç adil olmadıki zaten
 

5 Şubat 2011 Cumartesi

Yine yazı bekleriz.


Belki de saklarız onu
Kalbimizde bir delik açar gibi
Belki denize ulaşır içimizdeki nehirler bir gün
Yine yazı bekleriz...

 
Geçen senelerde ön grup olarak çıkıyorlardı konserlerde.Kendi şarkılarını söylemiyorlardı pek.
Ama -Aşk Teasdüfleri Sever- filmiyle isimlerini daha çok kişiye duyurabildiler.
Beyaz Show'da bu şarkıyı iki kere söylemelerine rağman yetmedi bana.
Çok beğendim.
Bidaha,bidaha,bidaha dinledim.
Eğer hala dinlemeyen varsa buradan buyursun.

4 Şubat 2011 Cuma

Şaka maka bi yaşıma daha girdim!

Evet yaptım bunu.
Siz yokken ben bi yaş daha büyüdüm.
Yoksa yaşlandımmı demeliydim.
Ondokuzu doldurdum şaka maka.
Pastamın mumlarını ben yaktım ama üfletmediler.
'Kendi umut ışığını' söndürmek olurmuş dediler.
Eski köye yeni adet.
Safım on saat düşündüm napsam diye.
İki üç mum nasıl bir umut vaadedebilicekse artık..
Üflemeden tadı çıkmazdı ki ama.
Üzülmeyin kız kardeşim bi çırpıda hiç düşünmeden söndürüverdi ben düşünürken.
Sonra gelsin hediyeler.
Bu seneki aile arasında bi doğum günü oldu biraz.
Kankam da geldi dememe gerek yok sanırım.
Oda aileden.

Hediyelerim çeşit çeşit.Telefondan tut kanka elleriyle yapılan tasarım bi saate,parfümden yüzüğe,şala kadar..
Ama işte o kadar.
Yattık kalktık bittiiii.
Bu arada c5-03 çok yeni bi telefon olduğu için fotoğrafını paylaşmak istiyorum.
Ben aldım.
Çok memnunum.5800ıda çoktaaan unuttum.
Düşünenlere tavsiye ederim.
Artık bilgisayarın başından kalkmalıyım.
Saatlerdir photoshoptaydım.
Boynum kopmuş sanırım.
Ağardan tv kumandasını ele geçirsem iyi olur.
Mehmet Günsur arzı endam edecek Beyaz'da bu gece.
Hayalci kaçar canlar.
Bu arada artık blogumun temasını değiştirsem mi ne?

P.S.:Şimdi farkettim,üç gün saonra da blogcanın doğumgünüymüş.Oda ben gibi kova burcu.E sezaryanla doğunca böyle oluyo :D
Related Posts with Thumbnails