28 Kasım 2011 Pazartesi

Vizelerden kalma bir ben.

  İşkencenin ilk saniyeleri.Ben daha sudan çıkmış balık kıvamında.Tehlikeyi kavramaya başladığım anlar.

 Çikolatam var.Şemsiyem var.Pembe kalemim var.Daha ne isterim ki.
Tamam tamam sanırım pembe gözlüklerim de var.
 Sütlü kahvenin yanına birde kahveli Missbon.
Ve bir gıcıklık hali.
 Görüldüğü üzere beni ferahlatmaya yetmeyen Olipsim.Kalemlerle yaptığım çeşitli renk oyunları,renkli kupamdaki miss kokan kahvem ve bana sınavın her saniye nasıl yaklaştığını hatırlatan saatim.
Telaşa hiç gerek yok.
Muhteşem değilim de neyim ben yahu.
Vee beynimin cozurdamaya başladığı anlar.
Dersler elin tersiyle bir kenara itilir.
Zaman sadece Em ve Dex'e bırakılır.
Kaslar gevşer.
Kafa rahatlar.
Ezberler akıldan uçar.
Rocco ağızda o muhteşem tadıyla yavaş yavaş erirken,sınavın kaygısıda unutulur gider.
Bir vize kabusu da burada son bulurken yerini not kaygısına bırakır.
Sınavlardan çıkan dağılmış beyin toparlanmak için ne yapsam da sosyalleşsem,hobi edinsen o da olmadı fobi edinsem diye düşünür.
Düşünür,düşünür,düşünür.
Evreka! der.
Kaçar.

14 Kasım 2011 Pazartesi

Kasımda aşk yoktur,vizeler vardır.

Saat 19.10
Aloha.
Kendime bu yazıyı yazıp yayınlamak için yirmi dakika veriyorum.
Çalışılacak tonla ders notum,cebelleşilecek yığınla sınavım var,ama bendeki bu rahatlık nerelerden geliyor anlamış değilim.
Ondokuz Kasım Cumartesi günü saat 2'ye kadar yaşamak haram bana.
Kendimi -mürekkebi bitmiş tükenmez kalem gibi hissediyorum.'
Vücudum yorgun,kafamsa bi dünya.
Ders çalışıyım diyorum,otuzsekizinci hayal semalarında dolaşırken notun kenarına çizdiğim saçma sapan şekilleri görüp kendime geliyorum.
Her sınav dönemi olduğu gibi yaratıcılığım had safhada.
Kutu kaplamak,elime her geçen kağıttan kalp kesmek,annemin dikiş makinasıyla uğraşmak,kitaplığımı düzenlemek,komidin boyamak,her yeni posta yorum yapmak ve hatta bir zamanlar kursta zorla çizdiğim karakalem resimleri şimdi bidaha bidaha çizmek istiyorum.
Çalışmaktan kaytarmak için eski rimelimin içindeki fırçayı saatlerce yıkayıp temizlemek gibi saçma sapan hobiler uyduruyorum.
Bu da bu günün şarkısı olsun.
Küçük nutella kumbaramda biriktirdiğim bozukluklarla büyük hayaller kuruyorum.
D90'ım mı?
O hala yok be blog.
Ama çok yaklaştığımı babamın tavırlarından az da olsa hissedebiliyırum.
Ya da ben evde öyle çok ♥D90♥ diyorum ki o da mecburen bu tavıra bürünüyor.
Şunu da seksensekizinci kere söylüyorum ki,diyete,spora ve azime ihtiyacım var.
Bu arada sorarım size benim yanaklarım şuan neden alev alev yanıyor?
Ya ayaklarımda neden çorap,patik,terlik üçlüsünden biri bile yok?
Annem neredeyse kürkle dolaşırken bu ateş neremden çıkıyor merak ediyorum.
19:43
Millet twitterda -Kasımda Aşk Başkadır- twitleri atadursun,
Ben sınav kağıtları arasında intahar etmeye gidiyorum.
Başlıkta da belirttiğim gibi dostlar,
Kasımda aşk yoktur,vizeler vardır.
Biliyorum ki bu durumda olan birtek ben değilim.
Vize haftasını en az hasarla atlatmak dileğiyle.
Nescafeli günleriniz geceleriniz olsun!
Adios.
19:48.

1 Kasım 2011 Salı

Ve sen Kasım öyle bir gel ki.

Ekimdi bi zamanlar.
Kötü bi' ekim.
Şehitler,depremler,ölümler oldu.
Şimdi Kasım geldi ve ben yine umutlandım.
Herşey güzel olur mu diye.
Üzerimize çöken kara bulutlar dağılırmı diye.
Daha kötüsü de var belki ve ben düşünmekten korkuyorum.
Kara bulutlar dağılmaz diye korkuyorum.
Yarın doktora gitmekten korkuyorum.
Perşembe günü -ellerim titreyerek-ders anlatmaktan korkuyorum.
Ve sen Kasım,
Öyle bir gel ki,
Nasıl gönderdiysen Ekim'i bir çırpıda,
Def et tüm korkuları.
Adios.
Related Posts with Thumbnails