İşkencenin ilk saniyeleri.Ben daha sudan çıkmış balık kıvamında.Tehlikeyi kavramaya başladığım anlar.
Çikolatam var.Şemsiyem var.Pembe kalemim var.Daha ne isterim ki.
Tamam tamam sanırım pembe gözlüklerim de var.
Sütlü kahvenin yanına birde kahveli Missbon.
Ve bir gıcıklık hali.
Görüldüğü üzere beni ferahlatmaya yetmeyen Olipsim.Kalemlerle yaptığım çeşitli renk oyunları,renkli kupamdaki miss kokan kahvem ve bana sınavın her saniye nasıl yaklaştığını hatırlatan saatim.
Telaşa hiç gerek yok.
Muhteşem değilim de neyim ben yahu.
Vee beynimin cozurdamaya başladığı anlar.
Dersler elin tersiyle bir kenara itilir.
Zaman sadece Em ve Dex'e bırakılır.
Kaslar gevşer.
Kafa rahatlar.
Ezberler akıldan uçar.
Rocco ağızda o muhteşem tadıyla yavaş yavaş erirken,sınavın kaygısıda unutulur gider.
Bir vize kabusu da burada son bulurken yerini not kaygısına bırakır.
Sınavlardan çıkan dağılmış beyin toparlanmak için ne yapsam da sosyalleşsem,hobi edinsen o da olmadı fobi edinsem diye düşünür.
Düşünür,düşünür,düşünür.
Evreka! der.
Kaçar.