11 Ağustos 2011 Perşembe

Ben bu yaz bronzlaştım,kendimle uzlaştım.

Hey sen yanlış görmüyosun.
Hadi amaa gözlerini ovuşturmayı bırak hemen.
Evet tatlım geldim ben artık.
Bu kadar üşengeç olmasaydım daha iyi olabilirdi hayatım.
Bu yazı bu saate -04:16- kalmazdı mesela.
Hayatı ertelemezdim bu kadar.
Şu satırları günlüğüme uzun süre yazmadıktan sonraki suçluluk hissi gibi bi hisle yazıyorum.
Tamam tamam bu sadece bi -final ardından taşınma ardından -tatil - dönüşü yazısı.
Her sene herkesin blogunda olduğu gibi.
Ama bir uyarı:Bu yazı düşündüğümden ve düşündüğünden daha uzun olabilir.
Neyseki gelir gelmez netim bağlanmıştıda ona cozutmadım durduk yere.
Sevgili okuyucu bakma böyle ruhsuz bi yazı olduğuna.
Aslında varya ben bommmba gibiyim.
Enerjiğim bi kere.


Deniz kum güneş kime iyi gelmezki.
Yüzdümde bol bol.
Güneşin tenimi kavurmasına izin verdim.
Tabii her defasında birinin sırtımdan aşağıya buzzz gibi suları dökmesine de.
İntikamım hep acı olur bilirsin.
Zıplayarak fotoğraf çektirmeyi,güneş kremini her defasında biyerlere bulaştırmayı,pembe çerçeveli gözlüklerimiyse yapışmışçasına gözümden çıkarmamayı ihmal etmedim.
Şu meşhur parmakarası hastası olduğum brikenstok terlikler ise tatil sonrasına kaldılar ama bi aliyim kışa kadar giycem onları.
Tütü eteğimle fiyonk tokam bıktılar benden.
İki kez yağmurlu havadadeniz sefası yaptım.
Bir intihar girişimine engel oldum.
Acıkınca ilk defa her yalnızken yaptığım gibi makarna diil,taze fasulye pişirdim.O-la.
Babamın kesin bir şekilde öğretmeyi reddettiği araba kullanmayı tam öğrenemsemde birkaç kere birkaç canı -hani can taşıyorum ya- sahile götürüp getirdim.
Ve totalde sadece iki kez arabayı stop ettirdim.

Ordada gezicek yerleri,saçmalayacak insanları mıknatıs gibi çektim.
Ben bu yaz biraz bronzlaştım,kendimle uzlaştım ayağımın kumuyla geldim.
Saçlarımı uzattım,biraz güneşinde yardımıyla sararttım.
Tabi ten rengim daha ilk günden açıldı o ayrı.
Bu sene tatil olabilecek en sıradan yerde,inanamıyacağım kadar güzel geçti.
O yüzden hiç dönmek istemedim.
 Geçen yıllarda evde pinekleyen hayalci,bu sene tatilin hemen biteceği korkusuyla sabahın köründen gece yarısına kadar her saniyeyi dolu dolu geçirdi.
Annemin deyimiyle azıttım.
Ama tabii ramazan bizi kuzu kuzu evimize döndürdü.

 Tabi şunu da unutmamak lazım İstanbula ayak bastığım anda içinde bi kıpırtı oluyor hep.
Napalım sevdiriyor kendini bi şekilde.
Evdeki durumu anlatmak gerekirse;
Taşındıktan hemen sonra tatile çıkılınca ev oluyor sana cümbüş alanı.
Ne arasan bulamıyorsun!
Resmen odamda göçebe hayatı yaşıyorum yahu.
Ah tabi her işe burnunu sokmadan duramayan -teyzemin deyişiyle-fuzuli işler müdürü- ben  şu örgü bileklik olayınada acayip taktım.
Evdekilerle denedim olmayınca gitttim ip aldım.
Onlar da odamın her yerinde dağılmış vaziyetteler.
Daha boşaltılmamış koliler,yerleşmemiş hatta daha monte edilmemiş dolaplar,tatil valizim,giyip çıkarttıklarım,ders notlarım,kitaplarım ve ıvır zıvırlarım adım atacak yer bırakmamak suretiyle odamı istila etmiş durumdalar.

 Bu odayı toparlamak aylarımı alabilir.
Ama o zaman annem beni gebertebilir.
Ki birileri iftara gelmeden bu oda -hatta ev- yola gelmeli.
Galiba ben uzattıkça uzatıyorum.
Bu arada fotoğraf makinam bozuldu ve ben fotoğraf makinesiz bir hiçim.
Telefonla idare edilmiyorki artık.
Of çok uzadı yazı.
Bu satıra kadar okuyanları sabrından dolayı tebrik ediyorum.
Telefonumun mesaj ışığı bi saattir ısrarla yanıp yor.
Ne asabi telefon bu arkadaş.
Gidicem gidicem de bide üzüliyim öyle gidiyim be blog.
Teo müziği bırakmış ya,beni benden aldı o haber.
Onun o gırtlaktan söylediği şarkıları,sahnedeki o sarhoş duruşu olmadan neye yarar yaşamak.
Of of.
Dertlendim.
En iyisi oruç tutmak.
Ramazan güzel şey.
Tanrım yağmur başladı.
Hemde öyle böyle diil.
Mis mis.
Varya ben buraları çok özlemişim yaa.
Böyle hepinizi kucaklayasım geliyor.
Hem başka kim benim bu kadar saçmalamama izin verir ki. 
Hemde daha anlatacağım tonlarca şey varken.
Uykum geldi sanırım.
Adiós.
Saat:06:18.
Ayıp denen bişey var hayalci,görende roman yazdın sanıcak.

8 çemkirme:

Adsız dedi ki...

hoşgeldin :)

kirazlı sakız dedi ki...

Hoşgeldin,kendini özletmiştin :) Tatilin iyi geldiğine sevindim,gerçi dediğin gibi deniz,kum,güneş kime iyi gelmez ki :D Odanıda bir an önce toplaman iyi olur tabii:D

hayalci dedi ki...

Gizemcim;hoşbuldum :)

Kirazlı Sakızım,inan bende çok özledim sizi,vakit hasret giderme ve oda toplama vaktidir :)

Mia Wallace dedi ki...

öncelile hoşbuldun :)

insan bu yazıyı okuyunca hemen tatile gitmek istiyor :)

pembe çerçeveli gözlük istiyorum ben de! benim sadece uçları pembee :)

allahtan ben de 4 gün sonra ben de tatile gidiyorum :)

hayalci dedi ki...

Yaşasın pembe çerçeveli gözlükler :D Olsun uçları pembe olsun oda yatar be Mia :)
Ay ne güzel yaa git tabi,deniz kum güneş seni bekler :)
bende belki bayramda bikaç günlüğüne kaçarım tekrar :)

Mia Wallace dedi ki...

mimlendiinn :)

A. dedi ki...

meraba hayalci, yeni takipçin olarak blogunda okuduğum ilk yazın olmasından mı yoksa gerçekten yazından kaynaklı mı bilmiyorum ama okurken çok eğlendim, çok güzel :)

hayalci dedi ki...

O zaman hoşgeldin bloguma tatlım,böyle yorumlar alınca mutlu oluyorum :)

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails