27 Mart 2010 Cumartesi

kahve - yeşilçay savaşı


Kötü şeyler hep lezzetlidir sözünü de bu konuyla tastiklemek istiyorum.Evet şuanki derdim kahveyle yeşilçayın bu denli çakışması.Kahveye bayılıyorum,yeşilçaya da bayılmam gerektiğini biliyorum.İkisi o kadar zıt ki.İkisi aynı anda içilmiyor mesela.Bikere her ne kadar yararlıdır falan filan deseler de zararlı o nefis kokulu şey.Gelgelelim yeşilçaysa müthiş sağlıklı bi içecek.Tabii gerekirse günde bi litre yeşilçay içebilirim ama ben kahveyi özlüyorum.Bi ara nerdeyse damarlarımda sırf kafein dolaşıyodu sanırım.Şu sıralar çok az içiyorum kahveyi çünkü şekersiz içemiyorum ne yazıkki! İşte bu yüzden ikisi bi arada olmuyo.Buna bi çözüm getirin ey yetkililer kahve aromalı yeşilçay çıkarın mesela oh mis :)

21 Mart 2010 Pazar

Aradan sonra..

Biyere gittiğim yoktu tabi ama uzun zamandır ilişemedim bloguma pek.Aslında öyle çok bi yoğunluğum da yok ama böyle oldu.10 gündür neler yaptım sorusuna gelirsek yanıt : Hiçbişey!.Evet bakıyorum da boş boş okula gidip gelinmiş,arada stajdı,doktordu derken geçmiş zaman.Vizeler de geldi gelicek.Bu dönem ortalamayı yükselip bikaç kişiyi sollamak şart istenilen bölümü seçebilmek açısından.Tabi bu durumun lafta kalmamasını ümid etmekteyim.Amaaan amma ruhsuz bi yazı olmuş yahu.Özüme dönmeliyim.Yazdıkça boğuldum valla.En iyisi ben burada nokta koyayım yazıma.Öbdüm.By.

13 Mart 2010 Cumartesi

kafayı yemek ya da yememek...


Öf-pöf...Tam şuanda sıkıntıdan patlayabilirim.Şu an tek tesellim "sıkı can çabuk çıkmaz" deyimi.Düşünün yani o kadar vahim durumdayım :) Evde kimse yok ve ben benden hiç beklenmiycek şeyler yapıyorum! Ev süpürüyorum,çamaşır asıyorum ve mutfak topluyorum.Durum -vahim-.Kendimi kaybettim,bulamıyorum.Eyvah,eyvah :D

11 Mart 2010 Perşembe

Tim Burton - Johnny Depp

Aslında niyetim tam olarak Alice in Wonderland ile ilgili yazı yazmaktı.Ama bir işin içinde Tim Burton-Johnny Depp ikilisi olunca öyle hemen sıyrılmak ne mümkün.Johnny Depp'e zaten bayılırım ama Tim Burton Johnny Depp'le bir araya gelirse daha da bayılırım.Kanımca ikisinin de dönüm noktaları birbirlerini bulmalarıdır.Ve tabii çok sıkı dost olduklarını belirtmek isterim.Makas Eller,Ed Wood,Charlie'nin çikolata fabrikası,Sweeney Todd ve daha sayamadığım birçok filmde bu uyumu görmek mümkün.Tabii Helena Bonham Carter'ın da hakkını yememek lazım.Ancak ben Tim-Johnny ikilisine takılmak istiyorum.Hepsinden tek tek bahsetmek isterdim ama postu kısa tutmak ve sizi sıkmamak adına birkaç tanesinden bahsedip Alice'e getiricem konuyu.


Makas Eller'i(1990 yapımı) izlediğimde oradaki Edward'ın Johnny Depp olduğunu bilemeyecek kadar küçüktüm.Filmi sonradan tekrar izlemedim ama şimdi bile ayrıntıları o kadar iyi hatırlıyorum ki gerek duymadım açıkçası....



Ölü Gelin'de sevgili yönetmenimiz tam anlamıyla harikalar yaratmıştı.Karakterliğin şirinliğinden bahsetmiyorum bile :)

Vee Sweeney Todd.Vee telefonumun ekranını süsleyen resim.Şaka gibi gelebilir ama izlemedim ben bu filmi.Yani internetten çokça videosunu izledim ama film çok kez elime geçmesine rağmen nedendir bilmiyorum izlemedim :/ Ay iyi oldu hatırladığım.

Eveeeet gelelim sadede...

Alice Harikalar Diyarında...
Çok kişinin sabırsızlıkla beklediği bir filmdi.Ve bence (şimdilik) Türkiye'de olmasa da yurtdışında daha şimdiden çok ses getirmiş bi yapım.En yakın zamanda izlemek istiyorum bu güzelliği.Üstelik 3D imiş.Filmi izleyip öyle yorumlamak isterdim ama dayanamadım.Hayranlığımı yeterince dile getirdim sanırım.Şimdilik kaçıyorum.By.

9 Mart 2010 Salı

taşçı amca sen çok yaşa emi...



Amcacım ben sana ne diyim yahu.Böyle temiz kalple yazılan bir prospektüs ilk defa görmenin şaşkınlığı içindeyim :) Hikayeside şudur kağıtların.Beşiktaş pazarında şap taşı diye bi taş satan bi amca var.Saolsun banada satmayı başardı taşı.Bu prespektüsüde hiç üşenmeden oturmuş yazmış koskoca arkalı önlü A4.Hee tabi şunu unutmayın bu kağıt sattığı o taşın kullanım klavuzu.Ama benim seçtiklerim şunlar:


*Muayene parası almıyorum,halkımızı çok seviyorum.
*Şap prespektüs ile satıldığından geri alınmaz.Çünkü 25 milyonluk prospektüs veriyorum.
*Davetsiz yere gitme,önceden haber ver.
*Sayın anneler bebeğinizi susuz bırakmayın.Çocuklarınızın yanında sigara içmeyin.
*Turistler misafirdir.Yerlere çöp atmayın.Vatandaşın üstüne su sıçratmayın.
*Bende hergün yüzüme şap sürüyorum,inanmayan gelsin yüzüme baksın.Alanlar çok memdun kaldı imza verdiler.(hakkattende vardı öyle bi imza defteri :D)
*Otobüste yaşlılara yer verin sevaptır,vermeyen görgüsüzdür.
*Radyo ve teyplerinizi sonuna kadar açmayın.
*Cumartesi : Beşiktaş pazarı üst kat (sorun,pazarcılar tanır.)


***

8 mart ve etkileri :)


E tabiki bu sayısız günlerin birsürü yok hediyeydi,yok süprizdi gibi telaşlarının yanında güzel sürprizleride olabiliyor.Özellikle 8 martta şu %50 indirim olayı süper bişey.Gerçi öyle aşırı bi şekilde makyaj malzemesi alan bi insan diilimdir.İhtiyaç duydukça ya da çok çok çok beğendiysen alırım birşeyler.Allık alcaktım uzun zamandır(aslında tam istediğim renk diil bu ama olsun),tabi makyaj temizleme mendilide istiyordum.Görünce kapıverdim.Zaten reyona ulaşmak bir dert,ürün bulabilmek ayrı bir dertti.Ama şu siyah farı niye aldım bende bilmiyorum.Simsiz mat farı bu kadar ucuza ve de son olarak kaldığından aldım sanırım.He tabi bide benden sonra gelip ''Simsiz siyah farınız kalmadı mı?'' diye soran kıza içimden kıskıs gülüp elimdeki malzemelere birde siyah far eklemek farz oldu :D Yüz temizleme ürünleride kapış kapış gitti almak isterdim ancak yüzüm için ilaç kullandığımdan almamın gereksiz olabilceğini düşündüm.Zaten bu hafta pek param yoktu bunları alabildim.İyikide almışım bayaa ucuza geldiler.

*****


Bu cicişleride pazar günü Koçtaş gezmesinde ananemle aldık.Aslında şu sıralar kafanızı nereye çevirseniz bunlardan görebilirsiniz ama olsun ben sevdim :) Hemen ölmeseler barim.

*****

Veee yarın çarşamda.Hep söylemişimdir.Çarşambaları çooook seviyorum :)

8 Mart 2010 Pazartesi

Senede bir gün...


.dünya-kadınlar-gününüz-kutlu-olsun.

7 Mart 2010 Pazar

Toparlan-mak


Ne kadar uzun bi ara olmuş bişeyler karalamayalı.Yani tabi bana göre uzun.Aslında şuanda da bu yazıyı yazmak yerine odamı topluyor olmam gerekiyo ama dayanamadımMasamın üstündeki dağınıklıktan ekranı zor görüyorum! Bugün pazar ve ben oldum olası sevmemişimdir pazarları.Benim için tatil yada haftasonu cumartesidir.Pazar gününe bırakılan şeyler hep beni huzursuz eder.Pazar günleri tatil bitmiştir zaten.Arada yapılan gezmeleri tozmaları tenzih ediyorum.Haftasonunun son kırıntıları pazar kahvaltılarıyla tamamlanır ve yine başlar pazartesi telaşı.Tabi bizim pazartesiye konulan stajımızıda es geçemem.Haftanın en erken uyanılan günü pazartesi olur mu yahu el insaf! Gerçi bakmayın staj staj dediğime o işlerde biraz karışık ya neyse.Şimdi gidiyimde şu aylardır toplanmamış ,savaş haline dönmüş odamı bi elden geçiriyim.Çöp oda mübarek.Bu pazar gününüde böyle sıkıcı işlere adiyim.Yapabilen herkese sıkıcı-sız bi pazar dilerim. .By.

3 Mart 2010 Çarşamba

♫mangaeurovision♫

*Bu arada Manga'nın eurovision şarkısı ilan edilmiş.
Adı "We Could Be The Same - (Aynı Olabiliriz)"
Şuan dinlemekteyim.
Merak edenlere duyrulur.

*Son durum : Isındım şarkıya evet manga çook daha iyisini yapabilirdi,beklenti yüksekti ama şarkı budur,durum budur.Grup tamamdır,şarkıyada umarım zamanla alışılacaktır.Ayrıca fikrimce kötü diildir,şansı vardır.
Hadi bakalım yolun açık olsun manga :)

bu aralar...



◊ Bu dönem en seviceğim dersin *baskı yöntemlerine giriş* dersi olcak olmasını (yazmasam olmazdı),


◊ Müzik dinlerken şarkıya eşlik ettiğimde deodorantım elimde bi star edasıyla evde dolaştığımın farkına varmayı,


◊ Kankamla saçma sapan olur olmadık aptal saptal şeylere gülmeyi,


◊ Çikolatayı,

◊ Dalıp gittiğimde bi arkadaşım beni dürtene kadar farkında olmadan yüzümün saçma sapan ifadelere girmesini,


◊ Masamın üzerinden bana yan yan bakan Okan Bayülgenli takvimimi,


◊ Belki belki bigün zayıflayabilcek olma ihtimalini düşünmeyi,


◊ Bal rengi gözleri (helede güneş vurunca :) kankitom),


◊ Ertesi sabah otobüsü kaçırma ihtimali içimi kemirdiği halde sabahlara kadar tv izlemeyi,


◊ Şu sıralar Dan Brown'u,


◊ Filli herbişeyi,


◊ Bir zamanlar çoook önem verip gizli tuttuğumuz konuların bugünlerde gülerek anlatılmasını,

◊ Gülümsemeyi,


◊ Çarşamba günlerini :),


◊ Hiçbişeyi umursamayıp dilediği gibi yaşayabilen insanları,

♫ Seviyorum.

1 Mart 2010 Pazartesi

Ah ah...


AMİİİİİN :)

Mazhar Alanson'dan twitdaşlara hediye :)

Evet onun her şarkısı çok güzel ve yine evet böyle içten,pürüzlü ve karizmatik bi sesi var kendisinin.Twetter'a adım atar atmaz faaliyete geçmiş Mazhar Alanson.Evinde kendi kendine oturmuş laptopının başına çalmış,kaydetmiş bize hediye etmiş.Bu aralar böyle doğal şeyler yapmaktan çok hoşlanıyor sanırsam.Zaten akustik albümleri hep sevmişimdir.Tam olarak inceleme fırsatım olmasada tanıtımlardanda anlaşılacağı gibi Mazhar Olmak kitabınıda bu şekilde hazırlamıştı.Tamamen doğal.Zaten şarkılardan çok doğallığı etkiliyor sanırım Mazhar Alanson'un.İçinde öksürükte ver,arada gülme hatta sandalye gıcırtısı bile.İşte Mazhar sevenlere böyle bi şarkı.Buyrun dinleyin bakalım.
Related Posts with Thumbnails